28 Mayıs 2010 Cuma

Another Konser Bites The Dust

Möviez Röck konseri de sona erdi. Çokgh güzel çoh da eyi güzel oldu tamağı mı.

Emeği geçen herkese teşekkür ediyom.
Kadro yine imbaydı. Gösteri efsaneviydi. Olum sayemizde KKM'ye doğru dürüst müzik giriyo var ya. Biz JCS, Kapanış Konseri falan ayağına eğlenceli şeyler yapmasak yok "Genç Mucitler" yok "3214 Yaşındaki Adamların Caz Topluluğu" yok açılış konuşmaları falan derken KKM'deki kadrolu elemanların kafaları sivilce gibi bir bir patlayacak sıkıntıdan. Biz gidiyoz da seviniyolar resmen.

Herkes oç gibi enerjikti yine, başarılı bir gösteri ve Bulutay Güneş'in yine iyi bir organizasyonu/yönetimi  ayrıca tabii ki minik oç Barış Çakmakçı'nın müziğe ağır döt satması ve müzik yönetmenliği falan yapmasıyla güzel olundu. Ayrıca 2. koro deneyimim olarak da keyif aldığım bir konsept.

Fakat baya uzun bi süre gösterilere ara vermek istiyom. Beynim acıdı amk şarkılar yetişcek koro şarkılarının sözleri ezberlencek falan. Bölünmemek lazım aslında ama beni kesmiyo davul artık. Şimdi benim seslere (melodi, akor, tını, arpej, vs.) karşı daha büyük bir ilgim ve yeteneğim var gibi geliyo bana. Ritmde ise öyle normalüstü bi yeteneğim olduğunu düşünmüyorum. Her sıradan kişi nası gelip oturup davul çalışıp çalıyosa öyle çalıyom. Ama bence ben melodik bi enstrüman, hatta tercihen perdesiz bi enstrüman çalsam süper çalarım gibi geliyo, çünkü kulağım iyi gibi. Daha doğrusu yarı abzolüt. Ses işlemcim fena değil, ayrıca seviyorum sesleri ayırt etmeyi yazmayı çizmeyi. Çizmeyi seviyorum, özellikle yılan derisi olanlarını. AAAAAAAA

Derken işte Özge'yle tanıştık işte Evil Dead'de çalarken. Davul çalmayaydım da nası tanışacaktık merak ediyorum. Oooo bi anda mod değiştirip romantik adam modu yaptım. Bunlar hep Stanley Kubrick'ten öğrendiğim şeyler.

Neyse işte, konser bitti, evli evine köylüne dağıldı, ortalık sakinledi, haftaiçi geri kalan işler yapıldı şimdi Cuma akşamı, kurs da yok, eve erkenden geldim ve oh diye bi nefes alıp "evet bakalım nerde kalmıştık" dedim. Düşündüm, şu an oldukça mutluyum. Evet. Yapmak istediklerim var tabi ama şu an çok güzel gidiyo her şey. Özellikle panik, telaş, kaygı auraları disperse olunca bulutlar dağılınca falan havanın güzel olduğunu farkediyosun.

Görüşmek üzre blog dostları. Esen kalın. (Esen son zamanlarda çok kilo aldı, evet.)

16 Mayıs 2010 Pazar

Şen ola beri gele

Burak Şengördü, Ali Şen, Şen Aile Kasabı, Şenlendirici, Şengen gibi şeyler, aklıma ilk etapta nail olanlar.

Şenlikler bitti vesselam. Ama insanların içme şeklini görünce son derece intimide oldum. (intimide etmek, intimidasyon) abi yok yeminediyorum, benim hayatım boyunca aldığım alkolü bir gecede aldı adamlar. modeliniz ne oğlum sizin. rahat mısınız yoksa aksine çok mu rahatsızsınız, hayat boş falan mı geliyo, gölden şat yapıcaklar nerdeyse.

Neyse biz efendice usulca içtik güldük eylendik (evet, eylenmek). çok da güzel çok da iyi güzel oldu. tabi perşembe cuma yetişemedik pek fazla ama, sonuçta arkadaşları gördük, sevdiğimiz kişileri gördük, muhabbet, güzellik, atraksiyonlar, lunaparkımsı (halka şeklinde elleri tutuşup ayı gibi dönerek sentrfüj taklidi yapmak, midedeki alkolün çalkalanması) gibi.

Tabi okul/sınav streşi olmadan şenliklerde dağıtmak ayrı keyifliymiş. Böyle bi şey de varmış, onu gördüm. Tabi bu seneden sonra böyle olmayabiler.


Selam. Nbr?

14 Mayıs 2010 Cuma

Ağır Sanayii Hamlesi

tabi sonradan "sanayi"  yaptılar o kelimeyi. ama eski hali daha güzel bence.

ben bugün gitar çaldım. hem de ilk defa 3 kişiden fazla bi kalabalık önünde. çok iyi değil miyim?
Türk Amerikan Derneği'nde bebeler için disney müzikalleri diye bi okazyon var. orda biz orkestrayız. biz derken, ev halkı:

Kıvanç -> Piyano (vay aq)
Barış -> Bas (ben istiyodum bu pozisyonu, piç B.Ç. önce davranmış kapmış)
Bahadır -> Klarnet (Çeşni Demlendirici)
Ben -> Akustik Gitar (adeta)

adeta akor tablosu bile hazırladım. hatta La minör akoruyla (harfle yazılışı) eğlendik falan aa ne yazıyo diye. o derece noobuz. 4 noob biraraya gelip orkestra oluyor. modele bak.
ellerim de gitar çalmaktan nasır mı dersin, gitar teli pası yüzünden yemyeşil parmaklar mı dersin (bi de yara vardı işaret parmağımda, içine pas, küf, ağır sanayii (sanayi) atıkları falan ooooh diye doluştu)

davulla ilgili günlerimi çeriş edicem ama gerçi daha yakamı bırakmadı, bıraktırmadılar.
"Movies Rock" adlı hadisede (hadise) davul da çalıcam. onu da çalarım onu da çalarım. gibi.

Müziğe ağır don sıyırma devam ediyo. Okulu salladık yazılımdı müzikti iş güç ev bark (bark ne lan, ben söyliyim, ingilizcede havlamak demek) derken çok acayip olaylar içinde buluyorum kendimizi ve beni.

sevgiyle kalın efendim.

13 Mayıs 2010 Perşembe

Little shop of harırz (Exclusive DT vörşın)

benim bi amacım var (ay hev e driğm...)
çöpümde adam yetiştirmek şeklinde bi deney yapıyorum. şu an 2. haftasında, sürekli kompres ederek çöpleri yoğunlaştırıyorum. içinde kimyasal bi reaksiyon, bi grizu patlaması, bi evrimleşme olup, kendi canlı varlığımı yaratıp bana "baba" demesini istiyorum. ama bir canavar yaratırsam da herkesten sorry.

First Blood

Ya da first blog.
Önceki blog'um aynı anda hem başarı hem başarısızlık abidesi gibiydi. Sildim. Gerekeni yaptım. Beyin bedava. (tabi XML yedeğini almayı unutmadım. Niye hamallık edeyim?)
Ama güzel bi deneme oldu, bunu yadırgamamam lazım.  Bu yeni blog'umda biraz daha noob konulardan bahsedeceğim. 

slm. asl?