6 Eylül 2012 Perşembe

The Dark Side of the "Moi"


İçinde ikamet ettiğim süre boyunca beden denen bu harika yapıyı inceleyen bir ruh olarak, her gün yeni bir özelliğimi keşfediyorum. Bu incelemeler esnasında da enteresan bulgulara rastlıyorum. Bu bulgular, kendimi, dolayısıyla tüm insan ırkını (Evet, ben de insanım.) anlamamı sağlıyor. Son zamanlarda en çok dikkatimi çeken şey, ne kadar Dual bir kişiliğim olması. Şizofreni gibi değil de, daha çok gitgelli Character Phase Shift gibi. Belki de başka bir özelliğim olan "Adaptability", bunu gerektiriyordur. Tıpkı bir "ikiyaşayışlı" gibi. Canı isteyince suya giren ve o sessiz, duru ortam, onun doğal ortamıymış gibi huzurla takılan, canı isteyince karaya çıkan ve karada yaşayan canlıların arasına karışan amfibi sürüngenler gibi.

İnsanlar bazen yaptığım bir şeye anlam veremiyorlar. Bunun nedeni, aslında suya girmek istediğim halde karada kalmaya devam etmem oluyor. Neden suya girmek istediğim halde karada kalıyorum? Çünkü eşşeğinz... neyse. Günlük hayatın gerektirdiği durumlardan dolayı diyeyim.

-Kimi zaman sıvı enerjiden mamûl, psikopat gibi hareketli ve canlı kıvamda, kimi zaman götündeki bir kas demetini bile hareket ettirmekten aciz, sürekli uyumak isteyen, yorgun ve 75'lik dede gibi mızıldanan

-Çoğu zaman son derece sakin ve ılımlı, herkesle iyi geçinmeye çalışan, ama bazen... Çok nadiren de olsa bam teline (bammmm) basılınca Rage açan, o sakin yapının (Bruce Banner) yok olup içinden bir Hulk'un çıkması. Yani aynı anda hem pamuk gibi, hem de potansiyel bir sinir hastası olan (bu kısım benim de rahatsızlık duyduğum bir şey, çünkü bundan mutlu muyum? hayır. ama sinirimi ortaya çıkarmam için GERÇEKTEN ama bak....... GERÇEKTEN çok üstüme gelmiş olmanız gerekiyor, ve zaten o Rage'e maruz kalıyorsanız, bunu hakettiğinize yürekten inanın. hani, o anda yaptığınız bir şeyden dolayı değil ama kümülatif olarak o öfkeyi orada biriktirmişsiniz demektir.)

-Genelde temkinli ve riski sevmeyen ama bir yandan "bakalım neler olacak" diye manyak manyak risklere giren, gözü karalık yapan, adrenalin arayan

-Kimi zaman bir su aygırı kadar iştahlı, obur ve Vedat Milor gibi lezzet düşkünü; kimi zaman Bear Gryllis kadar ekonomi sınıfı, az tüketen, günde 1 öğünle yetinen ve iştahsız

-Yeri geldiğinde arı gibi çalışkan, azimli ve kompetan; kimi zaman ise mücadeleden nefret eden, hatta tembelliğe varan bir pasifizm içinde olan

-Çoğu zaman esprikli, neşeli ve sürekli gülmeye hazır; bazen de yüzündeki tüm mimikleri ölmüş gibi hisseden, şakaya ve sululuğa tahammül edemeyen, ciddi ve çekilmez bir adam olan

-Kimi zaman arkadaşlarla, eşle dostla vakit geçirmekten hoşlanan ve sosyal iletişimi güçlü olan, dışarıda vakit geçirmeyi seven, ishal gibi konuşan; kimi zaman ise dışarı adım bile atmadan evde sessizce oturup 10 metre etrafında canlı varlık hissetmek istemeyecek kadar içine kapanıklaşan ve konuşmak istemeyen

-Çoğu zaman kendinden başka kimseye kışt demeyen; kimi zaman ise tezcanlı, panik ve "karışan" haline gelen

-Kimi zaman zihin aktivitesi Off-Chart olan ve her türlü zeka gerektiren problemin *mna koyan; ama arada sırada (kafayı overclock'ladığından olabilir) beyninden duman çıkarak gezen ve en ufak düşünsel aktivite karşısında "ekşi engine sıçtı" sinyali veren (Scumbag Brain)

-Kimi zaman duygularıyla çok barışık ve onları rahatça ifade edebilen; kimi zaman Sheldon Cooper'ın yaşayan formu haline gelen ve his adına her şeyi bastırıp dünyayı %100 analitik algılayıp, elektronik devre gibi düşünen ( 0 1 )

-Kalıplardan ve sınırlardan gerçek anlamıyla nefret eden, ama bazen kendisi kalıpçı ve

-Çoğu zaman çok kararlı olan, hızlı karar veren ve verdiği kararların sonucu kötü olacaksa da üzerinde durmayan ve hiç pişmanlık duymayan; ama nadiren de en ufak hareketten önce 20 kere düşünüp ikirciklenen, veya yaptığı bir şeyin sonucu kötü olunca oturup "hay kafama sıçiyim, neden böyle yaptım?" diye hayıflanan

-Çoğu zaman (ki bu %90'a tekabul eder) geçmişe veya geleceğe takılmayıp içinde bulunduğu şartları tek değişken kabul ederek yaşayan (CPU cache'im küçük olduğu için bu böyle aslında), asla geçmişin pişmanlığını veya geleceğin kaygısını barındırmayan, kendisiyle ve hayatıyla barışık olan; ama nadiren (genelde gece kafayı yastığa koyunca) geçmişi irdeleyip "Oh God Why Did I Do That ( http://alltheragefaces.com/img/faces/jpg/disgusted-oh-god-why-text.jpg )" diye sıkıntılanan veya geleceği düşünüp içi sıkışan/sabırsızlanan

-Titiz olan ama aynı zamanda dağınık olan, hijyene düşkün olan ama aynı zamanda "kirlenmek güzeldir" düsturu da olan

-Troll'lüğü seven ve Troll'ü Yaşatma Derneği'ni kuran ama aynı zamanda trollenince sinirlenen

-Dışardan baksan bakımlı, temiz yüzlü, efendi çocuk olan ama içinde korkunç bir bohemlik ve derbederlik de barındıran

-Normalde çok kibar ve saygılı olan, insanlarla konuşurken telaffuzlarına ve cümlelerine çok dikkat eden, topluma açık alanlarda küfür edildiğinde en önce tepki veren; ama bir yandan rahat bir ortamdaysa, samimi arkadaşlar arasında veya canı bir şeye sıkıldığında tam bir barzo olan, hatta bu rahat ortam/can sıkkınlığının dozuna göre küfür ederek çok rahatlayan (kafayı dolaba mı vurdum? gitti dolabın anası bacısı.)

-Genelde özgürlükçü ve geniş olan; ama kimi zaman çok sert, otoriter ve disipliner olan, gelecekte çocuğuna büyük psikozlar yaşatacak olan

-Genelde insanları çok iyi anlayamayan, iç dünyalarını göremeyen, ama nadiren de olsa tam 12'den vurarak ciğerini elleyen (belki de şanstır? belki de genelde kafamı dışarı uzatıp bakmadığım, hep kendi iç dünyamla ilgilendiğim içindir?)

-Genelde maddeye, materyale bağlı olmayan, parayı sevmeyen; ama parayı harcamayı da seven (ki harcayabilmek için para olması lazım xD) bir de birkaç belli başlı somut cisme bağımlı olan. (bilgisayarım, terliğim, gitarım, halı ve AYRAN.)

-Sevdi mi tam ve hardcore seven, sevmedi mi beyninde o kişiyi öldüren (zaten bu ikincisinin sayısı baya bir az)

-Analitik, Determinist ve Reelist (Nerd) ama aynı zamanda Mistik, Soyutçu ve obskür düşünce yeteneği güçlü olan (Spiritual)

-Üsttekiyle bağlı olarak: Teknolojiyi, şehir hayatını ve onun rahatlıklarını/renklerini çok seven ve takdir eden ama bu kavramlardan bir o kadar da nefret eden, her şeyin amk diyip çekip gidip bir dağın tepesinde küçük bir kulübede yaşamak ve tüm gün meditasyon yapmak isteyen

-Hayattaki tek amacı bilgi edinmek olan, din olarak addettiği tek şey gerçek bilgi (episteme) olan, ama bazen "Ignorance is bliss"e de inanası gelen

(yok, bu üsttekini tekrar düşündüm de, bu ben değilim. Cehaletin iyi bir şey olduğunu söylemek, sadece mallığını şovmenlik olarak göstermek isteyen patateslerin ürettiği bir cümle olabilir. Her şeyi, ama HER ŞEYİ bilmek gerekir, bu sana basit ve "mal" yani "büyükbaş hayvan" anlamında mutsuzluk getirebilir ama gerçekte saf, damıtılmış mutluluğun ta kendisi bilgi'dir.)

-Aklıma gelmişken, felsefeden nefret eden, ama felsefenin bu dünyada tutulabilecek en anlamlı aktivite olduğunu düşünen (Lise 3'te, "ben felsefeyi hiç sevmem, ne o öyle suje obje bilmemne" dediğimde felsefe hocası, "şimdi mal mal konuşuyosun ama, sen ilerde felsefeyi çok seven biri, hatta iyi bir düşünür olacaksın, görürsün" demişti. Kadın Elrond çıktı beyler.)

(Yukarıdakine benzer şekilde, ne zaman büyük konuşsam, suratımda patlar. "Yapmam etmem" dediğim şeyi de yapar halde bulurum.)

-Genelde insanları çok fazla sevmeyen, insan ayırt eden ve sadece belli başlı kişilerle arkadaş olan, kimi zaman da insanlara karşı acıma ve empati/sempati besleyen


bir insanım.

Daha nicesi var da, aklıma şu an gelenler bunlar.

İşte böyle zıt uçları tuttuğum için yıllardır "Karakter"imin ne olduğunu bulamadım. Ama aynı zamanda çok sağlıklı ve başarılı bulduğum bir karakterliliğim de var. (Al sana bir tezat daha). Yer yer Kaosu savunan, iyiliğe inanan biri (Chaotic Good), kimi zaman düzeni ve kanunun gerekliliğini savunan bir nötr (Lawful Neutral) oldum. Ama artık düşünüyorum da, bir çubuğun iki ucunda ağırlıklar varsa, bu çubuğun ağırlık merkezi tam ortasıdır. O yüzden ben de artık "True Neutral" (tam nötr) olduğuma ve karakterimin bu olduğuna inanıyorum. Yaş ilerledikçe değişik yaklaşımlar ve belki de majör değişiklikler olacaktır mutlaka. İnsanın yaşı, onun level'idir. Level atladıkça yeni yeni skill'ler, perk'ler alır. Mal gelmiş mal giden biri değilse, bu perk'ler ışığında kendisini revize eder, düzeltir, veya upgrade eder.

Aslında bu dediklerimin iki kişilikliymişim gibi algılanıp, aslında öyle olmamamın sebebi şu: Kişiliklerimden bi tanesi, toplum baskısıyla şekillenen, günlük hayatın yarattığı ve insanlara karşı olan sorumluluklarımla yoğurulan Doğukan, diğeri ise özümdeki Doğukan. Ama özümdeki Doğukan'ın özünde de kendini adapte ve manipüle edebilmek, esneklik olduğu için, aslında çift kişilikli sayılmam. Sadece bunlar çeşitli maskelerim. Bazen 13 yaşında çocuk maskemi takıyorum, bazen 40 yaşında emekli asker, bazen de becerikli bir iş adamı maskemi takıyorum. Zira etrafımdaki insanlar da benim genelde tutarlı olduğumu düşünür. Ama aslında daha derine inenler, benim farklı yanlarımı keşfeder.

Bu yüzden benimle yeterince uzun zaman geçirmeden gerçek kişiliğimi anladığını zannedenler, o "Dark Side"ı görüp, "o ne lan?" olmuşlardır ara ara.

Tabi herkesin "Dark Side"ı vardır, bunu inkar eden, Dark Side'ında yalancılık ve inkar barındıran bir kişidir hatta, kendini ele verir. Ama kimisi bu yanını iyi saklar, kimisi iyi saklayamaz, kimisi de benim gibi oraya bir sürü şey saklar ve iyi saklar.

Ama tekrar söylemek isterim ki, bence bu, bir akıl hastalığı veya bir bozukluk değil. Bu, benim Dexter olduğumu da göstermez. Sadece kontrollü bir "Character Diversity" elde etmiş durumdayım. Ve bence bu "yanar döner"lik, "kişiliğini bulamama" gibi değil, aksine kendime ve insanlığa son derece faydalı bir "kompanse tekniği". Çünkü şimdi atıyorum, sadece tek yönümü seçme şansım olsa, ikisinden de vazgeçemezdim. İkisi de benim hayatta kalmam ve daha önemlisi, hayattan keyif almam için gerekli.

Siz siz olun, eğer beni iyi tanımıyorsanız, bana belli bir özelliği iğneleyip "yafta"lamayın. Benimle iletişirken benim gibi olun. Su gibi olun. Formsuz. Şekilsiz. Su olun, dostlarım.

Doğukan Tunç. Always more than meets the eye.




PS: Bitirişi de muhteşem şovlu yaptım ha.

PS2: Bu bir denemedir. Burada yazılanlar hiçbir şekilde %100 gerçeklik ve kesinlik taşımak zorunda değildir. Kendi hayal dünyamın ürünü olabilir veya yanlış tespitler içerebilir. Bu yazıyı ciddiye alarak hareket edilmemeli, veya bu yazının beni tam anlamıyla tanımladığı varsayımı edinilmemelidir. (Mind Twist)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder